W.R.D. Fairbairn - I - Kuramının Ana Hatları
- Kadir niğdeli
- 18 Haz 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 Kas 2024
W.R.D. Fairbairn, Freud’dan sonra en kapsamlı zihin teorisini geliştirmiş kişi olarak nitelenebilir. Bu çabaların psikanalitik teorinin gelişimi üzerinde çok önemli etkileri oldu. Örneğin Melanie Klein ile karşılıklı fikir alış-verişleri Klein’in teorisinde gelişmelerin önünü açtı. Benlik psikolojisini ve çağdaş ilişkisel psikanalizin gelişimini de etkiledi. Fairbairn'in çalışması, dürtü gelişim modelinden ilişkisel / yapısal bir modele geçişte genellikle çok önemli olarak kabul edilir. Fairbairn, günümüzde en önemli psikanalitik ekollerden biri olan “nesne ilişkileri teorisi” terimini icat etmesiyle de tanınır. Fairbairn'in teorisinin en önemli açımlayıcıları Harry Guntrip ve John D. Sutherland’dır. Sutherland’ın 1980’de yazdığı makalede Fairbairn’in teorisini şu şekilde özetlemiştir;
Doğuştan itibaren bir ego vardır.
Libido egonun bir işlevidir.
Ölüm içgüdüsü yoktur ve saldırganlık engellenmeye veya yoksunluğa verilmiş bir tepkidir.
Libido egonun bir işlevi, saldırganlık da engellenmeye veya yoksunluğa karşı bir tepki olduğuna göre, Id diye bir şey yoktur.
Ego, dolayısıyla da libido temel eğilim olarak nesne arar.
Çocuk tarafından deneyimlendiği kadarıyla kaygının en erken ve ilk biçimi ayrılık kaygısıdır.
Nesnenin içselleştirilmesi, ilk ve esas nesnesi (anne veya memesi) tatmin edici olmayan çocuğun bu durumla baş etmek için benimsediği savunmaya yönelik bir tedbirdir.
Nesnenin içselleştirilmesi, yalnızca nesnenin oral olarak bedenin içine alındığı bir fantezinin ürünü değil, farklı bir psikolojik süreçtir.
İçselleştirilen nesnenin iki görünümü, yani uyarıcı ve engelleyici görünümleri, ben tarafından nesnenin esas çekirdeğinden bölünerek ayrılır ve bastırılır.
Böylece iki bastırılmış içsel nesne, yani uyarıcı (veya libidinal) nesne ile reddeden (veya anti-libidinal) nesne oluşmaya başlar.
İçsel nesnenin bastırılmayan esas çekirdeği ideal nesne veya ben ideali olarak tanımlanır.
Uyarıcı ve reddeden nesnelerin her ikisine de kökensel ego tarafından yatırım yapılmış olmasına bağlı olarak bu nesneler onlara yatırımda bulunan ego parçalarının da birlikte bastırılmasına yol açar. Ego merkezi çekirdeği ise bastırılmadan kalır ve bastırmanın amili gibi davranır.
Bunun sonucunda şöyle bir içsel durum oluşur: Kökensel ben üçe bölünmüştür: ideal nesneye (ben idealine) bağlanmış bir merkezi bilinçli ego, uyarıcı nesneye bağlanmış bir bastırılmış libidinal ego, son olarak da reddeden nesneye bağlanmış bir bastırılmış anti-libidinal ego.
Bu içsel durum Melanie Klein'ın tanımladığı depresif konumdan daha temel bir şizoid konumu temsil eder.
Anti-libidinal ego reddeden nesneye bağlandığı için libidinal ego karşısında uzlaşmaz bir tutum benimser; bu da libidinal egonun merkezi ben tarafından bastırılmasını şiddetle güçlendiren bir etki yaratır.
Freud'un üstben olarak tanımladığı şey aslında a) ideal nesne veya ben idealini, anti-libidinal egoyu ve c) reddeden (veya anti-libidinal) nesneyi içeren karmaşık bir yapıdır.
Bu değerlendirmeler, içgüdüler ve değişimlerini esas alan bir kişilik kuramıyla karşıtlık oluşturur ve kişiliği nesne ilişkileri terimleriyle kavrayan bir kuramın temellerini oluşturur.
Fairbairn benlik gelişime dair görüşlerini ise 1951 yılında şu şekilde özetlemiştir;
Benlik gelişimini nitelendiren süreçte, nesneyle birincil özdeşime dayalı en baştaki çocuksu bağımlılık hali terk edilerek nesnenin kendilikten farklılaşmasına dayalı yetişkin bağımlılık diğer bir deyişle olgun bağımlılık hali benimsenir.
Dolayısıyla benlik gelişimi sürecinin şu üç aşamadan meydana geldiği düşünülebilir: (a) Çocuksu bağımlılık aşaması (Abraham'ın "oral evrelerine" denk gelir), (b) Geçiş aşaması, (c) Yetişkin bağımlılığı, diğer bir deyişle olgun bağımlılık aşaması (Abraham'ın "genital evresine" denk gelir)
Şizofreni ve depresyonun kökeni, çocuksu bağımlılık aşaması boyunca gelişimin uğradığı sarsıntılara dayanır - şizofreni nesne ilişkilerinde emmeyle (sevgiyle) alakalı olarak yaşanan güçlüklere, depresyon ısırmayla (nefretle) alakalı güçlüklere dayanır.
Obsesyonel, paranoid, histerik, fobik semptomlar, benliğin geçiş aşaması boyunca nesne ilişkileriyle alakalı güçlüklerle baş etmek üzere kullandığı belli başlı dört tekniğin faaliyetinden ileri gelir, buna zemin oluşturan iç ruhsal durumlar ise benliğin çocuksu bağımlılık aşaması boyunca ilişki kurmuş olduğu nesnelerin içselleştirilmesinden meydana gelmiştir
Dört geçiş tekniğinin faaliyeti, benlik gelişiminin ilk aşamasından kaynaklanan şizoid ve depresif eğilimlerin ortaya çıkmasına karşı savunma işlevi görür.
Depresif durumları tanımlayan duygulanım tabii ki depresyon, şizoid durumları tanımlayan duygulanım ise boşunalık hissidir.
Çocuksu bağımlılık aşamasında meydana gelen şizoid veya depresif eğilimin baskın olarak süre gitmesi halinde birbirine zıt iki tip ortaya çıkar; (a) Şizoid ( İçe Dönük), (b) Depresif (Dışadönük)
KAYNAKÇA
Akhtar, S. (2018). Comprehensive dictionary of psychoanalysis. Routledge.
Laplanche, J., & Pontalis, J. B. (2018). The language of psychoanalysis. Routledge.